Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
Zaten bir üyeliğiniz mevcut mu ? Giriş yapın
Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
Üyelerimize Özel Tüm Opsiyonlardan Kayıt Olarak Faydalanabilirsiniz
En İyi Kozmetik Ürünleri 2022 ve Kozmetik Markaları Önerileri
Sarılık; hemen hemen her yeni doğanın geçirdiği bir hastalıktır. Anne sütü içeriğinde bulunan bazı maddelerin fazla ya da eksik olmasından kaynaklanır. Bebekte sarılık olduğuna dair gözlem yapan ebeveynler, doktor kontrolü ile bu süreci kolaylıkla atlatabilir. Bebekte sarılık nasıl geçer? Sarılığın çabuk atlatılması için en etkili yol, bebeği sık aralıklarla emzirmektir. Özellikle bebeğin doğum sonrası kısa sürede emzirilmeye başlanması bebeğin sarılık olmasını engelleyecektir.
Bebeklerde sarılık kolay atlatılabilen bir hastalık olsa da belirtileri görüldüğü anda mutlaka doktora başvurulmalıdır. Sarılığın erken teşhisi ve takibi çok önemlidir. İlerler ise beyin ve karaciğere zarar verebilir. Bebeklerde sarılık tedavi edilirken, beyne zarar verecek derecede sarılığın ilerlemesini engellemektir. Kanda bulunan bilirubin maddesi cilde sarı renk verir. Kanda bu maddenin değeri yükseldikçe sarılık meydana gelir ve ciltte birikir.
Sarılık genel olarak doğumun ilk bir ayı içerisinde görülür. Herhangi bir patolojik hastalığa bağlı sarılık çok zor geçer. Sarılık fizyolojik ise kendiliğinden geçer, patolojik ise sarılığın neden kaynaklandığı araştırılır ve uygun tedavi ile sarılık geçer. Fizyolojik sarılığın diğer bir tedavi yöntemi ise fototerapi yani ışık tedavisidir. Çok ilerlemiş olan safhalarda bebekte kan değişimine gidilir. Bebeklerde sarılık ne kadar sürede iyileşir diye düşünülür ise, sarılığın ortaya çıkma nedenine göre bu süre değişir.
Bebeklerde sarılık fizyolojik sebeplerden dolayı ya da patolojik nedenler ile ilgili olarak meydana gelir. Bebeklerde sarılık nedenleri şöyle sıralanabilir:
• Biluribin: Bebekler doğduktan sonra karaciğer gelişimini yeni yeni tamamlamaya başlar. Bu nedenle de biluribin vücuttan kolaylıkla atılamaz. Biluribin miktarının artması ise cilt renginin sarıya dönmesine neden olur. Yeni doğan sarılığı doğumun ikinci gününde başlar ve 7 ya da 15 gün içerisinde sona erer.
• Sepsis: Bebeklerin kanındaki bazı mikroorganizmalar, enfeksiyona neden olur. Sepsise sarılık da eşlik edebilir.
• Hepatit: Bebeklerde doğumdan sonra gelişen hepatit ile sarılık görülebilir.
• Biliyer Atrezi: Yeni doğanlarda safra kanalları gelişmiş olmadığından bazen safra vücuttan atılamaz. Tedavi edilmez ise karaciğer hasarına yol açabilir.
• Kan Uyuşmazlığı: Anne ve bebeğin kanındaki uyuşmazlık, bilirubin seviyesinin artmasına sebep olur.
• Doğumdan Kaynaklı Sarılık: Normal doğum esnasında bebekte kanama ve şişlikler oluşur. Kan vücut tarafından atılırken bilirubin seviyesi yükselebilir, bu da kısa süren sarılığa neden olur.
• Şeker Hastalığı: Annenin şeker hastası olması ile kan hücreleri fazlalaştığından sarılık gelişme ihtimali yükselecektir.
• Prematüre Doğum: Prematüre bebeklerde vücut gelişmesini tamamlamadığından, bazı hastalıklar ve özellikle uzun süren sarılık görülür.
• Anne Sütünden Kaynaklı Sarılık: Bebeğin sindirim sistemi tam olarak gelişmediğinden anne sütü içerisinde bulunan maddeler, kandaki bilirubin oranında artış olabilir. Bu da bebeklerde sarılığa neden olur.
Bebeklerde sarılık doğumdan itibaren izlenmesi gereken bir durumdur. Sıklıkla görüldüğü için annenin takibi çok önemlidir. Sarılık muayenesi esnasında, bebeğin göz ve derisinde sararma olup olmadığına bakılır. Parmak ile karın bölgesine bastırıldığında sarılığın belirgin olduğu görülür. Bu belirtiler görülür ise, biluribin seviyesi topuktan alınan kanla ölçülür. Kanda yüksek miktarda biluribin görülür ise sarılık teşhisi konulur.
Ayrıntılı kan tetkikleri ile sarılığın türü belirlenir ve uygun olan tedavi yöntemine geçilir. Sarılığı olan yeni doğanın fazla uyur ve beslenmek istemediği görülür. Yüz ve gözlerde meydana gelen sararma zamanla tüm vücuda yayılır. Kanda yükselen bilirubin seviyesi beyni etkiledi ise bebek sürekli ağlar, kafasını geriye atar ve havale geçiriyor gibi bir tablo ile karşılaşılır. Zamanında tedavi edilmez ise ileride duyu organlarında, zeka gelişiminde sorunlar yaşanabilir. Sarılığın ne derecede şiddetli olduğu kandaki biluribin düzeyine göre değişir.
Bebeklerde görülen sarılık, büyük oranda fizyolojik sarılıktır ve 15 gün içerisinde geçer. Ebeveynler bebekte sarılıktan şüphelendiği anda doktorla mutlaka görüşülmelidir. Muayene sonucuna göre, gerekli tedavi süreci başlayacaktır.
Bebeklerde sarılık ortaya çıkış nedenlerine göre 2 gruba ayrılır. Tedaviler ise sarılığın çeşitlerine göre değişir.
Fizyolojik sarılık; ilk günlerden itibaren takibi ve doktorla iletişim kurarak bebek için risk teşkil etmez.Bebeklerde alyuvar ömrü yetişkinler ile kıyaslandığında daha kısadır. Bebeğin yeterince dışkılamaması, bağırsakta bulunan bakteri sayısının az olması, biluribini karaciğerden uzaklaştıran enzimin yeterli olmaması fizyolojik sarılığın sebeplerindendir.
Patolojik sarılık; nörolojik hasarlara sebep olabilen bu sarılık türünde, biluribin beyinde belli bölgelere yerleşir. Çok az görülen patolojik sarılıkta, bebeklerin ilk günlerinde deri renkleri yeşile yakındır. Kansızlık belirtileri, kusma, emmek istememek, nefes alıp vermenin hızlı olması, patolojik sarılık belirtilerindendir.
Bebeklerde sarılığın ilerlemesi karaciğer yetmezliği sonucunu doğurabilir. Karında ödem oluşması, karaciğerin büyümesi, kaka renginin beyaz olması belirtiler arasındadır.
Annenin hamilelik yaşı ne kadar küçük ise sarılık görülme olasılığı o derecede artar. Erkek bebeklerde ve Asya kökenli ırkta yer alan bebeklerde sarılık riski daha fazladır. Erken doğan bebekler, düşük kiloda ve sağlıklı emzirilemeyen bebekler, daha öncesinde ışık tedavisi gören bir kardeş var ise bu da sarılığı etkileyen diğer faktörlerdir. Bebek ve anne taburcu edilmeden önce bir izleme planlaması yapılmalıdır. Belli zamanlarda kontrol randevusu verilir. Bu randevu zamanları bebeğin, kilosu, kaç aylık doğduğu ile ilintili olarak ayarlanır. 3 gün önceden taburcu olan bebekler hastaneden çıktıktan iki gün sonra mutlaka görülmelidir. Biluribin seviyesi yüksek olan bebekler, kandaki seviyesi azalıncaya kadar taburcu ertelenmelidir.
Bebeklerde sarılığı önlemenin en önemli yöntemi sağlıklı ve sık aralıklar ile emzirmektir. Anne sütü bebek için en yararlı besindir ve emzirme ile ilgili ebeveynler bilinçlendirilmelidir. Bebeklerde ilk zamanlarda şekerli su verilmesine ihtiyaç duyulmaz. Şekerli su desteği sarılığı önlemez.
Bebeklerde sarılık tedavisi esansında ilaç kullanmak her durumda gerekli değildir. Fototerapi yani ışık tedavisi iyileşmeyen ve kanda uyuşmazlık yaşayan bebeklerde, immunglobülin tedavisi gerekir. Çok sık olmamakla birlikte geçmeyen sarılık tedavilerinde ilaç tedavisi gerekecektir.
Işık tedavisi (fototerapi) ile deri altında bulunan biluribin pigmentleri vücuttan atılmaya çalışılır. Genel olarak 1 günlük tedavi yeterli olacaktır. Sarılık ile ilgili değerler bebek için risk oluşturmayacak düzeye indiğinde tedavi bitirilir. Bilurubin seviyesi yeniden yükselir ise fototerapi tekrarlanır. Sarılığa ek olarak kan uyuşmazlığı var ise ilaç tedavisi de yapılır. Bebek eğer ışık ve ilaç tedavisine olumlu yanıt vermez ise kan değişimi yapılır ve bu şekilde biluribin seviyesi düşürülür.
Fototerapi tedavisi doktorun yönlendirmesi sonucu evde de devam ettirilebilir. Cihazdan yayılan mavi ışık biluribini parçalar ve vücuttan atılmasını sağlar. Evde yapılan tedavi bebeğin bakım ve beslenmesi anlamında da anne ve babalara avantaj sağlar. Bebeğin doğduğu andan itibaren, sarılık konusunda anne ve babanın bilinçlendirilmesi, erken teşhis ve erken tedavi konusunda hayati önem taşır. Doktor, aile ve anne, babalar arasında doğumun hemen sonrası iletişimin kopmaması ve belirtilerin bilinçli bir şekilde takibi çok önemlidir. Bebeklerde sarılık her an risk teşkil etmese de riskli olarak düşünülüp, o doğrultuda önlem almak gereklidir.